20 Haziran 2008 Cuma

Mobil Çağ ve Bilgi Toplumu

Bilgiye erişmek insanlığın gelişiminden bu yana çoğu zaman çok değerli olagelmiştir.Bilgi çağı ya da Dijital Çağ şu anki yaşamımızı ifade eden bir terim olarak değerlendirilmektedir.

Bilgi toplumu bilgiyi hızla geliştirip değiştirebilecek karmaşık yapıda bir iletişim şebekesinin geliştirildiği bir toplumdur (oregonstate.edu/instruct/anth370/gloss.html retrieved 6/20/2008).

Bilgi toplumu insanların bilgiye verdiği değerin arttığı, teknoloji ve yenilikler sayesinde meydana gelen değişimleri kabul ettiği ve bunların toplumsal bir aşama olarak değerlendirildiği bir ortamdır. Buradaki beklentilerden bazıları yaşam kalitesinin artması, zihniyetlerin bilgi yönüyle değişmesi ve yeni yaşam tarzlarının oluşmasıdır.

Bilgi çağı ise servet yaratmada bilginin öne geçtiği dönemi tanımlamak için kullanılan bir kavramdır.

Yeni çağda internet, bilgisayar gibi araçların yerini almaya aday tek araç vardır bu da mobil gereçlerdir. Mobil telefonlar eğlendirici gereçlerin ötesine geçmişler hatta eğlence kavramına yeni bakış açısı getirmişlerdir. Ayrıca PDA, mobil bilgisayar ve telefonun tek gereç haline dönüşmesi de pazarlama açısından seçenekleri arttırmaktadır. Ancak birtakım farklı yeni gereçlerin de devreye girmesi kaçınılmazdır. Bunların çoğu hayatı kolaylaştırmak amacıyla devreye gireceklerdir. İşte bu çağa mobil çağ denmektedir.

18 Haziran 2008 Çarşamba

Mobil Pazarlama

Uzaktan ve kablosuz iletişime uygun olan cep telefonları, cep bilgisayarları ve benzeri gereçler yoluyla müşterilere veya potansiyel müşterilere ulaşılarak ürün, hizmet, fikirlere ilişkin pazarlama faaliyetlerinin (örneğin SMS mesajları, bluetooth mesajları, video trailer vb. şekillerde) ortaya konulması olarak tanımlanır. Mobil pazarlama, m-pazarlama, mob-marketing, m-ticaret gibi kavramlar çoğu zaman birbiriyle içiçe geçmiş bir şekilde kullanılmaktadır.

Yüksekbilgili(2006) m-ticareti cep telefonları bazlı satışlara verilen isim olarak tanımlamakta ve mobil gereçlerin yeni bir kanal olma özelliği taşıdığını belirtmekte ve müşterilere istedikleri anda istedikleri yerden alışveriş yapabilme özgürlüğü sağladığını ifade etmektedir.(http://www.yuksekbilgili.com/makale10.htm) m-Ticaretin amacı kullanıcıların sadece bilgisayarları başından değil, cep telefonu gibi araçlar yoluyla herhangi bir yerden ürün özelliklerine erişip sipariş verebilmelerini, ödeme yapabilmelerini sağlamak, kısacası alış verişlerini gerçeklestirecekleri bir ortam sunmaktır(http://www.gns.com.tr/mobilinternet_mticaret.nsf).

Buradaki önemli özellikler;
1. Yeni bir medyanın gelişmesi
2. Doğru hedef kitleyi her yerde her zaman etkileyebilme imkanının olması
3. Birden fazla fonksiyonu aynı anda bulundurabilmesi (eğlence, iletişim, hesap makinesi vb).Bu fonksiyonlardan da yararlanabilme özelliği
4. Dünya çapında büyük bir hızla yaygınlaşması
5. Yeni kanalların doğması
6. Birebir pazarlamanın etkin hale gelmesi
7. İzinli pazarlamanın etkin hale gelmesi

Öte yandan geleneksel kitle iletişim araçlarının müşterilerle iletişimde etkisini yitirmesi gibi durumlar sebebiyle de mobil pazarlama uygulamaları artık hayatımızın bir parçası haline gelmektedir.

Mobil girişimcilik olur mu?

Girişimciliğin eski tanımlarını bir yana koyarsak, önce fizik tanımıyla girişimi ele almak ilginç bir değişime yönlendiriyor. Bu tanıma göre girişim iki veya daha çok dalga hareketinin, aynı noktaya aynı anda gelmesiyle birbirini yok edebilmesi veya kuvvetlendirebilmesi olayı olarak değerlendirilmektedir.(http://www.tdk.gov.tr/TR/SozBul.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF4376734BED947CDE&Kelime=giri%c5%9fim)

İşletmecilik dilinde girişimin karşılığı teşebbüstür.Yani ekonomik alanda yeni bir ürün ya da fırsatı değerlendirerek bunu piyasa sunmak ve piyasanın bu ürünle ilgili ikna edilmesi vb.

Girişimle ilgili konularda http://www.kobifinans.com.tr/tr/bilgi_merkezi/020101/15947 detaylı görüş de elde edilebilir. Girişim yapabilmek için zaman, kararlılık, hırs ve inanç gibi faktörlere ihtiyaç vardır.

Artık günümüz işletmeciliğinde de girişim daha çok fizik tanımına yakın bir hale dönüşmektedir. Günümüzde girişimi iki veya daha fazla kişinin oluşturduğu hareketin birbirini etkilemesi, çürütmesi ya da kuvvetlendirmesi olarak nitelendirmek mümkün olabilmektedir.

Teknik donanımlar geliştikçe bu iş daha da yapılabilir hale gelmektedir.

Mobil telefonlar ve blackberry gibi diğer gereçler dünyamıza girdiğinden beri yaşanan değişimlerle birlikte mobil girişimcilik olur mu sorusunu da beraberinde getirmektedir. Zaten mobilleşme ve hareketlilik girişimciliğin tanımı içersinde yer almaktadır. Ancak burada yeni teknolojinin adaptasyonu ve kullanıcıların adaptasyonu büyük önem taşımaktadır.

Ancak mobil girişimciliğin gerçekleşebilmesi için bazı koşulların yerine gelmesi gerekmektedir.Bunların başlıcaları;

1. Her yerde her zaman kullanılabilecek mobil verilerin ve gereçlerin, güncel ve güvenilir olması
2. Mobil çalışanlarının olması
3. Güvenlik konusundaki sorunların çözülmesi
4. Bu konuda insanların iknası
5. Buna uygun yeni kültürlerin oluşması
6. Kullanıcı odaklı çözümlerle kurum hedeflerinin eşleştirilmesi

15 Haziran 2008 Pazar

Mobil Pazarlama Konusunda Türkiye Geri Sıralarda mı?

Aslında Türkiye ne elektronik pazarlama ne de mobil pazarlamada dünya sıralamasının gerisinde.

Ayrıca kampanya ve yaratıcılık açısından oldukça ileri bile sayılabilir.

2008 itibarıyle Türkiye'de üç adet servis sağlayıcı var. Bunlar;
Turkcell, Vodafone ve Avea'dır.

Yağcı'ya (2004) göre Turkcell 19 milyondan fazla abonesi ile pazarın %70'ini elinde bulunduruyor.(http://www.dmeurope.com/default.asp?ArticleID=1138) Turkcell bu anlamda hala pazarın lideri olarak değerlendiriliyor.

Türkiye'de 2008'de kayıtlı abone sayısı 65 milyona ulaşmış durumda.(http://www.turkishdailynews.com.tr/article.php?enewsid=103810)

14 Haziran 2008 Cumartesi

Mobil pazarlama ve mobil oyun

Mobil pazarlama artık yeni bir kavram olmaktan çıkarak daha etkin kullanılan bir kavrama dönüşüyor. Çünkü mobil pazarlama promosyon yapmaktan, ürünleri satmaya, müşterilerle yeni içerik paylaşmaktan, çesitli mobil hizmetler sunumuna ve eğlence dünyasından Eurovizyon'a kadar çok geniş bir alanda kullanılmaktadır. Aslında TV programlarıyla ortak harekete geçilen mobil oylama bu uygulamaların başlangıcından beri varolan uygulamalarının başında gelmektedir. Mobil oyunlarla ilgili olarak Özgür Alaz'ın blogunda ShootMeifyoucan, Pac-Manhattan, MegaPhone gibi farklı örnekler yer alıyor. (http://www.marketallica.com/?p=494 )

Aslında oyun oynamak insanın içinde var ve bu isteği artık sadece çocuk yaşta değil daha ileri yaşlara taşımak mümkün hale geliyor. Oyun oynama isteğini kışkırtıcı reklamlarla daha hızlı ortaya çıkarmak mümkün ve bu tip etkilerle mobil oyunlar giderek daha fazla yayılacak. Aslında mobil dünyada en hızla genişleyip yayılması olasılık dahilinde olan bir şey de mobil kumar, loto gibi oyunlar.

Mobil Kumar çeşitleri genelde dört ana başlıkta toplanıyor (Juniper Research, 2006).

  1. Gazino oyunları
  2. Piyangolar
  3. İddia
  4. İddia değişimleri




Mobil İçerik

Mobil iletişimde, içeriğin belirlenmesi ve kullanıcıların bu içerikleri kendilerine uygun bir araç olarak kullanmasının yanında reklam veren ya da pazarlama yapmak isteyenler açısından da önemlidir. Çünkü alıcının verilen mesajları kabul etmesi ya da etmemesi bu gereçlerin doğru ve yerinde kullanılmasına bağlıdır.

Fazlası insanları rahatsız hatta taciz eder niteliğe bürünebilir. Bu da bu mecranın önünü kapatır. Azı ise anlaşılamamak, ya da kendini doğru bir şekilde ifade edememek anlamına gelir.

Mobil içerik, mobil iletişim donanımlarında ve/veya yazılımlarında izlenmek, dinlenmek, okunmak veya kullanılmak üzere üretilen, dönüştürülen veya biçimlendirilen unsurlardır.(http://kadmon.blogspot.com/2007/02/doktora-tezim-mobil-ierik-ve-yaynclk.html) Bunlar metin, melodi, grafik, oyun ve film gibi görsel ve işitsel ögeleri barındıran araçlardır. Mobil gereçler arasında halihazırda en çok kullanılanlar, cep telefonları, avuçiçi bilgisayar ve PDA’lerdir. Bu donanımlarda kullanılan yazılımlar ise mobil iletişim ve içerik yazılımlarıdır.
Üretilen içerikler ücretli veya ücretsiz olarak değerlendirilebildiği gibi yasal kullanım yönüyle de güvenli içerik, korsan ya da kopya içerik olarak adlandırılabilirler.
Ücretli içeriklerin çoğu sponsorlarla desteklenmektedir.

Burada geçerli olan pazarlama uygulaması ise izinli pazarlamadır.

13 Haziran 2008 Cuma

Internette Reklam verenler çoğalıyor


ABD'de 2008 yılının ilk çeyreğinde reklam harcamalarının 2007'nin aynı dönemine oranla yalnızca %0.6 arttığı belirtilmektedir. TNS Media Intelligence'in açıklamasına göre Network TV ise geçen iki yılın en yüksek oranını elde etmiştir. Belirtilen periyodda en büyük reklam veren Procter and Gamble (http://www.pg.com/en_US/index.jhtml) olmuştur. http://www.marketingcharts.com/television/us-advertising-expenditures-increase-06-in-q1-4915/tns-measured-ad-spend-growth-by-medium-1q08jpg/
Internetten reklam harcamaları ise %8,5 artmıştır. Bu gelecekte internet ve mobil medya potansiyelinin ne kadar genişleyebileceğinin habercisidir.

10 Haziran 2008 Salı

E-kitaptan sonra Mobil Kitap


Marketingpost http://map.blogsome.com/ sitesinde çok enteresan bir reklama rastladım. Dijital ortamda kitapçı olan http://ebooks.com/ bir reklamı.

Bu reklamda artık raflarda kitap yerine bir küçük bir flash bellek ya da evrensel seri yolu (usb) http://www.pcakademi.com/2007/05/09/usb-nedir.html yeterli.

Yüzlerce kitap yerine bir adres. Bunun giderek gelişen aşaması ise mobil telefona kitap indirme, bu sayfa olarak yazılı da olabilir ancak ekranların küçüklüğünden dolayı tercih edilen bir yol olmaz. Sesli de olabilir. Kitap endüstrisi yeni bir açılıma böylelikle kavuşmuş olacak sesli kitaplar, sinema zaten seçeneklerin içinde.

Mobil telefon üstelik herkesin elinde kitap okuma ve dinleme yüzdeleri de böylelikle artabilir.

9 Haziran 2008 Pazartesi

Gençler ve Çocuklar Büyüklere Göre Daha Fazla Online Video İzliyor

Nielsen online tarafından 9 Haziran 2008'de yayınlanan bir açıklamaya göre 12-17 yaş arasında evde kişi başına düşen online video izleme süresi 132 dakika olarak belirleniyor. http://www.nielsen-netratings.com/pr/pr_080609.pdf

ABD'de Evde Çocuk genç ve büyükler tarafından Tüketilen Aylık Online Video Tüketimi

(Nisan 2008)

Yaş

İzleyici sayısı (000)

İzleyici kompozisyonu %

Kişi başına akış

Kişi başına düşen süre

2-11

7,966

8.4

51.0

117.9

12-17

11,632

12.3

74.2

132.4

18+

75,122

79.3

44.3

99.4

Kaynak : Nielsen Online, VideoCensus

Ben de evde online video izleme açısından kendi kızıma göre ( ki onun da yaşı 12-17 grubuna giriyor) çok düşük oranda bir izleyiciyim evet sörf yapıyorum ama kızım kadar yoğun şekilde izlemiyorum. Ben hala büyük ekran TV'den ya da sinemadan gelen örnekleri daha fazla seviyorum. Zaten izlediklerinin çoğu müzik videoları ya da video örnekleri ya da video fragmanları ya da video oyunları ben bir tane video oyunu oynamıyorum ama genç nüfus buna çok ilgi duyuyor.

Yine yukarıdaki araştırmaya göre çocukların çoğu Disney kanallarına yöneliyor gençler ise bizde de yoğun izlenen youtube'ın benzeri videoların izlenebildiği http://www.stickam.com/'u izliyor bunu http://www.buzznet.com/ izliyor.http://www.nabbr.com/ gibi müzik ve sosyal iletişim siteleri de yine gözde siteler arasında.

Gerçekten de en popüler video gösterim sitesi youtube özellikle 2-17 yaş grubu için bu site ilk gruba giriyor. Yine Disney Channel ve Google video da aynı listede yer alıyor.

Eve dönüş

Tarım Toplumundan sanayi toplumuna geçiş iş ve evi birbirinden ziyadesiyle ayırmıştır. Çünkü tarım ekonomisinde yapılan işler evin çevresindeki topraklarda ve bir çok aile bireyinin katılımıyla geniş nüfusun birlikte çalıştığı bir ortamdan evin dışına fabrika sahalarına doğru yönleniyordu. Hatta insanlar sanayi ekonomisinin kurallarının tam olarak koyulmadığı ilk dönemlerde kadın erkek çocuk farkı aranmaksızın işlerin yürümesi ve verimlilik gibi etkenler uğruna son derece zor şartlarda dahi çalıştırılıyorlardı. Hatta insanların doğal öğünleri sanayi toplumunun verimlilik ilkesine destek vermek üzere dört öğünden üçe düşürülüyor.

Şimdi yine eve dönüş var, çünkü bilgi ekonomisi ve bilgi toplumu insanları illaki bir fabrikaya ya da büro ya da kütüphaneye bağlamıyor. Birey nerede olursa o da orada doğabiliyor tabii bir takım teknolojik gereçlerin yardımıyla. O anlamda eve dönüş olduğunu söylemek mümkün insanlar her şekilde mobil olmuş durumda hatta bu mobilleşme örneğin Avrupa Birliğine katılan Romanya ve Bulgaristan'da ciddi olarak yaşanıyor. Nüfusun bir kısmı daha uygun koşulları olan AB ülkelerine göç ediyor.

Demografik olarak bilgi toplumuna yönelen ülkelerin çoğunda nüfusun yaşlanması söz konusu. Hatta bu yüzden yaşlanmayan ya da eskimeyen pazarlama anlamındaki ageless marketing terimini kullanarak bu yeni kitleye yönelen yeni pazarlama uygulamaları yapılmaya başlandı.
Sanırım 10 yıl sonrasında da Türkiye'de de benzer durumlar yaşanacak çünkü genç nüfus bir süre sonra orta yaşlı daha sonra da yaşlı gruba girecek. Bu da farklı taleplere farklı uygulamalar demek.

Yeni teknolojiler ve değişim üzerine

Bir çok yeni teknoloji iş hayatında oldukça radikal değişimlerin olmasına sebep olmaktadır. Örneğin part time veya evden iş 20 yıl önce hikaye gibi gelirken artık insanlar bu tip işlerde çalışmaya başlıyorlar. İnternette editörlük ya da blogda yazarlık gibi işlerin yanında internet üzerinden projeciler için oluşturulan proje gruplarıyla bir projelik işler yapılır hale geldi. Hem de kısa ve net şekilde sonuca götürebilecek şekilde. 10 yıllık süreçte üstelik bu işler belli organizasyonel yapılara da büründü.

Böylece teknolojik değişimler işlerin doğasını ürünlerin doğasını ve ürünlerin neden alındığıyla ilgili sebepleri de değiştiriyor. Kısacası rekabet kuralları ve yapıları da değişiyor.

Örneğin filmler. Geçen gün Elvis Presley'in eski bir filmini izledim. Film 1960'lı yılların Amerika'sından bir örnekti ve o dönemde çok önemli olan üretim hattı Elvis'in şarkılarında söz olarak geçiyordu. Bu bağlamda Gutenberg'in ilk üretim hattını kitap basımında gerçekleştirildiği iddia ediliyor (Mc Guire, 2007, s.5). Oysaki üretim hattı konseptine matbaanın icadından yaklaşık 300 sene sonra geçildi (Ong, 1982).

Şimdilerde ise filmlerdeki en etkili ögelerin başında bilgisayar ve cep telefonlarıyla yapılan uygulamalar geliyor.

Hatta şakalar bile değişti. İnsan Kaynakları sizi kontrol ediyor, gözüm üstünüzde diye mesajlar gelir oldu. Zaten pata küte hergün dünya kadar junk mail silmek gerekiyor. Bunu özel bir işi olanlardan tutn bilgisayarı olan her alelade insan yapıyor.

Bir gezi yapacaksınız. Adresi Google Earth'den buluyorsunuz. Haritaya neredeyse pusulaya bile ihtiyaç kalmadı. Hepsi bir tuşun ardında gizleniyor. Hem de sadece bilgisayar tuşu değil aynı zamanda cep telefonu tuşu altında.

İnsanlar telefonu konuşmak, haberleşmek için, fotoğraf makinasını resim çekmek için bilgisayarı da evrak ve kağıt yükünü hafifletmek için alırlardı, şimdi hepsi aynı cihazda. Üstelik sadece fonksiyon değil bilgileri aktarmak fotoğraflarını göstermek, hatta müzik albümü yapmak bile olası.

Giyilebilir cep telefonu

Durun bakalım öyle şapka ya da bluz gibi değil. İnternette başka bir konu hakkında sörf yaparken rastladım.
Bu telefon bileğe takılan bir mekanizmayla işliyor ve avuç içini (parmakları) bir sanal klavye haline getiriyor.

3.5G veya 4G iletişim standartlarında kullanılabilecek yeni bir tasarım. Baş parmak dahil 3x4 telefon tuş takımını sanal olarak kullanmayı sağlıyor.http://www.slashphone.com/111/6290.html

Bakalım daha ne yenilikler geliyor.

Kullan At Cep Telefonları II

Bir önceki yazımızda geridönüşüm ile ilgili kaygılarımızı dile getirmiştik. Buna ilişkin olarak bir öğrencimden gelen destek bazı bilgileri sizlere paylaşmak istiyorum.

Bu genel anlamda Türkiye'de ortaya çıkan elektronik katı atıklarla ilgili gelen bilgidir.

"Türkiye'de ortaya çıkan Atık Elektrik ve Elektronik Eşyaların (AEEE) miktarı gün geçtikçe artmaktadır. Bunların geri dönüşümü yeterli bir kapsamda ele alınamamakta ve içerdikleri tehlikeli maddeler dolayısıyla, çevreye bırakıldıklarında tehlikeli boyutta çevre kirliliğine sebep olmakta dolayısıyla insan sağlığı için riskler oluşturmaktadır.
Bu tür olumsuzlukları n önüne geçilebilmesi için yapılması gereken çalışmalara öncülük etmesi adına; İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından; bilgisayar atıklarının toplanarak çevreye verilen zararın minimize edilmesini öngören ‘İstanbul Yerel Elektronik Atıkların Sürdürülebilir Yönetimi Projesi’ (SMILE) uygulamaya geçirildi. Söz konusu proje ile İstanbul’da, Entegre bir Elektrik ve Elektronik Atıklarının yönetimi için; çalışmalar yapılıyor.Söz konusu proje Türkiye'de bir ilk olup, bu proje kapsamında; yeniden kullanımı ve geri kazanımı mümkün olabilecek bilgisayar atıkları, İBB tarafından toplanarak kayıt altına alınacak. Bu atıkların verileri tamamen silindikten sonra yeniden kullanımı mümkün olanlar değerlendirilecek, yeniden kullanımı mümkün olmayanlar ise kullanılabilir parçaları yeniden kullanılmak üzere stoklanacak, kullanılmayan parçalarda alüminyum, bakır, plastik, demir, kablo ve tehlikeli atık olmak üzere ayrı konteynırlarda toplanarak geri dönüşüm yapılacak. Tehlikeli atık kısmı, tehlikeli atık bertaraf tesislerinde ( Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’ne uygun olarak) bertaraf edilecek. Böylece hem çevre korunacak hem de atıkların yeniden kullanımı ile çevrenin sürdürülebilirliğ i ve ekonomik fayda sağlanacak. Projenin web sayfası: www.ibb.gov.tr/sites/lifesmile/
Dünya’da ve Türkiye’de e-atıklar konusunda hazırlanmış dosya: http://www.nationalgeographic.com.tr/ngm/0801/konu.aspx?Konu= 3"

Bu konuda yaklaşık iki yıl kadar önce bizim de girişimlerimiz olmuştu. Umarım ki kullan at cep telefonları nasıl geridönüşürün çözümünü bulmadan piyasaya çıkmaz

Şirketlerin mutluluk çubuğu

Şirketlerin mutlu olabilmesi için elemanlarının iyi çalışması ve takibi son derece önemli. Eğer şirket için mutluluk karın artması işin sürdürülmesi demekse bunu elemanlarını gözeterek gerçekleştirmesi mümkün.

Eleman takibini mümkün kılan bir gereç de izleme çubuğu olarak Türkçeye çevrilebilen trekstikler (Trackstick) Bunlar ufacık belli zaman süreci içinde önceden belirlenen aralıklarda kendi yerlerini kaydeden, mevki belirleyen GPS lokasyon kayıt cihazları . Bunlar kendi yer, zaman, gün, hız, pozisyon ve irtifalarını kaydediyorlar. Seyahat rotaları da doğrudan Google Earth TM den görülebiliyor.http://www.earthgadgets.com/categories/gpstracking.html Özellikle pazarlama elemanları nerede, ne yapmış, ne kadar kalmış, rota verilen bir eleman rotaya uymuş mu gibi soruların yanıtlarını kayda alıyor.

Ama aynı zamanda şirketlerin elemanlarına baskı yaratmalarına da yol açabilecek bir yeni gereç olarak de değerlendirilebilir. Yani işin ikinci yüzü bu.

7 Haziran 2008 Cumartesi

Mobil Kullanıcılar

Amerika'da beş yaşın üzerindeki kişilerin yaklaşık %80'inin bir cep telefonu sahibi olduğu belirtiliyor (Mc Guire, 2007). Dünya nüfusunun 6 milyar 634 milyon olduğu ve bu yılın Kasım ayı sonu itibariyle dünyadaki cep telefonu abone sayısının da 3,3 milyar ile dünya nüfusunun yarısına ulaştığı belirtiliyorhttp://www.ntvmsnbc.com/news/433225.asp.

Ama bu dünya nüfusunun neredeyse yarısının cep telefonu sahibi olması anlamına gelmiyor. Burada birden fazla cep telefonu veya telefon hattı sahibi olan kullanıcılar sözkonusu. Türkiye'de de nüfus 70 milyon iken 60 milyon kişi cep telefonu sahibi. Asıl rakamın 15 milyon civarında olduğu bunda çoğu kişinin 3 ya da 4 hat sahibi olmasının etkilediği belirtiliyor.

Piyasanın 2010 yılında doyacağı öngörülüyor.

Türkiye'de cep telefonu kullanıcıları ile ilgili yapılan araştırmada cep telefonu kullanıcılarının yaklaşık %20 si 6 ayda en geç bir yılda cep telefonu değiştiriyor http://www.bilisimpusulasi.info/haber_oku.asp?haber=214.

Gerçekten de cep telefonu sektörü giderek büyüyor. http://www.ntvmsnbc.com/news/408304.asp#storyContinues. Bunda sanırım genç nüfus olmamızın bir katkısı var. Yeni teknolojiyi edinme isteği gençlerde daha fazla. Zaten yapılan araştırmada yaş ilerledikçe cep telefonu değiştirme eğilimi daha fazla çıkıyor.

Erkekler kadınlara göre daha fazla cep telefonu değiştiriyorlar. eğitim durumu ve sosyo ekonomik durum da bu değişimde etkili oluyor. Değiştirmenin temel sebebi ise cep telefonlarının bozulması.

Konuşma süreleri uzun tutulmuyor gençler ağırlıklı olarak SMS mesajlarını tercih ediyorlar.

Mobilleşme için

Mc Guire The Power of Mobility (Mobilitenin Gücü) isimli kitabında gelecekteki teknoloji devriminde firmaların nasıl rekabet edecekleri ve kazanacakları konusu üzerinde duruyor(2007).

Yazara göre ürünler mobil olabilir. Örneğin teyp cihazlarının walkmanlara dönüşmesi onların da dijitalleşerek mp3'lere ve ipod gibi cihazlara dönüşmesi ya da bilgisayar oyunlarının play stationlara dönüşmesi gibi.

Ya da hizmetler mobil hale dönüşebilir. Özellikle pizza firmaları bunlara örnek gösterilmektedir.

Son olarak da iş süreçleri mobil hale dönüştürülebiliyor. Bunlardan en az birinin dönüşümünü sağlamak ise yöneticilerin seçimine kalıyor.

5 Haziran 2008 Perşembe

40 Yaşın Üstündekiler Daha Geleneksel İletişim Yollarını Kullanıyor

Marketing Charts'da bugün yayınlanan bir makalede ThirdAge/JWT Boom'un araştırmasının sonuçları yer alıyordu. http://www.marketingcharts.com/interactive/boomers-more-traditional-online-not-into-blogs-social-networking-4833/?camp=newsletter&src=mc&type=textlink

Bu makaleye göre 40 yaşın üzerindeki 1800 kişiyle yapılan araştırmaya göre;
40 yaşın üzerindekiler genelde ağızdan ağıza iletişim (kulaktan kulağa iletişim) ve bireysel veya uzmanların tavsiyesine uyuyor. Ancak blog ya da diğer sosyal şebeke (social networking) sistemleri konusuna fazla sıcak bakmıyor.

Buna göre
% 96'sı e-posta kullanıyor
% 92'si aile ve arkadaşlarıyla görüşmeyi sürdüyor
% 84'ü aile ve arkadaşlarından fotoğraf alıyor

Bu kişilere MySpace, Facebook gibi herhangi bir sosyal şebeke sitesiyle bağlantısı olup olmadığı ve gelecekte böyle bir bağlantıyı düşünüp düşünmedikleri sorulduğunda
% 53'ü Hayır
% 22'si evet
% 26'sı henüz değil ama belki cevabını vermişlerdir.

Hayır diyen %53'ün
% 47si durumu kişisel gizlilik ve bilgilerin internette yayınlanması konusunda kaygıları olduğunu
% 39'u çok yoğun olduğunu
% 32'si böyle bir sosyal şebekede zaman harcamanın bir faydasını görmeyeceklerini belirtmişlerdir.
Ayrıca 40 yaşın üzerindekiler aşağıdaki konulara az ya da hiç ilgi duymadıklarını ifade etmişlerdir;

% 67 Blog yazma
% 63 Sosyal şebekeye katılma
% 62 diğer kişlerle oyun oynama
% 55 podcast ya da önceden kaydedilmiş ses içeriğini dinleme
% 44 Müzik indirme

Virütik ya da dedikodu pazarlamaya daha fazla önem veren 40 yaş üzerindekilerin %93'ü arkadaşlarıyla bir haber ya da ürün bilgisi paylaşma konusuna oldukça sıcak bakmaktadır.

%80'i geniş banttan ve evden internete bağlanmaktadır. Bu grup online alışveriş yapmaktadır.%93'ü web sitelerindeki makale ve yazıları okumaktadır.

Bugün bu grup ABD nüfusunun 78 milyonunu oluşturan ve tüketici harcamalarının %83'ünü gerçekleştiren bir gruptur.Gelecek 15 yıl içinde 45 yaş üstü ABD nüfusunun pazarın % 50 büyümesini sağlayacağı beklenmektedir. 2015'de bu grubun harcamalarının 4.6 trilyon doları geçeceği beklenmektedir.

Bu tür verilere göre mobil pazarlama araçları konusunda da 40 yaş ve üzerindekilerin daha muhafazakar davranabileceği düşüncesi beliriyor. Türkiye'de tabii ki internetten alışveriş de yeni ama mobil dünyada olduğu gibi daha yaygın. Bunu düşünerek hareket etmek doğru olur kanaatindeyim.

Kullan at cep telefonları çıkarsa

"Kullan at" mantığıyla ortaya çıkan cep telefonları, Herşeyin değersizleşmesi mi? Bu tür gereçlerin ana fonksiyonlarına dönüş mü? Acil ihtiyaç karşılama ya da ucuzluk yaratmak mı? gibi soruları da beraberinde getiriyor.

Günümüz teknolojisine ayak uydurmak gerçekten zorlaşmaya başladı. Toplumun ve bireylerin hızlı yaşaması ve çabuk sıkılması gibi etkenler mütemadiyen cep telefonunun yeni modelleri ve bu modellerin üst modellerinin çıkması eldeki bir cep telefonunun en geç 6 aylık bir sürede özelliklerinin yetersiz kalmasına yol açıyor.



Bir başka deyişle insanların aldığı yeni cep telefonları yeni çıkanlardan bir adım geride kalıyor.


Aslında insanlar iyisini hep daha iyisini isterler. O yüzden ellerindekini atıp yenisine ihtiyaç duyarlar. Gerçekten de günümüzde tüketiciler çeşitlilikten yanadır. Bu da atılabilir cep telefonu ihtiyacını tetiklemektedir. Kullan at ürünler genelde diğer ürünlere kıyasla daha düşük maliyetli ve kullanım sonrasında muhafazaya gerek duyulmayan ürünlerdir.

Aslında bu tür bir ürün kısa süreli iletişim ihtiyaçlarının giderilmesi için biçilmiş kaftandır. Özellikle geçici süre ve acil ihtiyaç karşılamak için kullanılabilir. Örneğin halihazırdaki cep telefonlarında şarj meselesi zaman zaman iletişimi engellemektedir. Şarj yüzünden konuşmalar yarım kalabilmektedir.


Öte yandan tüketiciler kısa zaman içinde çok sık cep telefonu ve telefon hattı değiştirir hale gelmişlerdir.


Bir başka gerekçe aslında cep telefonunu kullanmak istemeyen tüketicilerin de devreye alınmasıdır. Çünkü bu tüketiciler ancak bir telefon görüşmesi için gereksinim duyduklarında bu tip gereçle o anlık gereksinimleri karşılayabileceklerdir. Böylelikle daha geniş bir tüketici kitlesine hizmet götürülebilecek ve daha fazla satış gerçekleşebilecektir.

Ayrıca cep telefonunu sadece konuşmak için kullananlara yarayan bir uygulama olarak da düşünülebilir. Fonksiyonları artan telefonlar sürekli ihtiyaçmış gibi ortaya konmaktadır. Kullan at cep telefonları bir de prosedürlerden uzak tutarak pazarı genişletmeye de yarayabilecektir.


Üstelik bu tip ürünlerin bozulması, çalınması gibi sorunlar da ortadan kalkmaktadır. Bu sayede kullanım esnekliği yaratılmış olur.


Öte yandan kullan at mantığı tüketimi arttıran bir mantıktır. Şarj etme fatura ödeme gibi işlemleri ortadan kaldırmak ve bireylerin sadece kendileri tercih ettiği zamanda konuşabilmesini sağlamak kullanıcıya büyük bir özgürlük ve rahatlık getirmektedir. Ayrıca insanların uyuşuk ve üşengen hale gelmesi de herşeyi hazır elde etme isteğini pekiştirmektedir.

Bu tür gereçler eğer çevre ve geri dönüşüme uygun geliştirilirse çevre korunması ve sağlık açısından olumlu olabileceği gibi insanların bu tür gereçleri sürekli olarak üzerinde taşımaya ihtiyacı da kalmayabilir.

4 Haziran 2008 Çarşamba

Cep Telefonu ve Devletin Gündemi

Bugün Bekir Coşkun'un köşesinde gene trajikomik bir durum ortaya konuyordu. http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/9091979.asp?yazarid=2 Buradaki başroldeki unsurun cep telefonu olduğunu düşünüyorum.
Çünkü bir tuşa basma veya basmama (Shakespeare'den alıntıyla "olmak ya da olmamak") koca memleketimizin gündemini ciddi bir şekilde değiştiriyor.
Çünkü hatlı telefon olsa bu tip bir kaza büyük bir olasılıkla meydana gelmezdi.
Çünkü hatlı telefonlar yıllardır kullanılıyor ve insanların mobil telefon kullanma alışkanlıkları henüz tam olarak yerleşmedi, üstelik hergün yeni fonksiyonlar ekleniyor insan nasıl şaşırmasın?

Kullanıcılar aslında ne kadar çok şeyden sorumlu benzer konu bir kişinin sevgilisiyle konuşmasının eşi tarafından dinlemesi gibi bir şey (Ama yanlış tuşa basıldığında). Aile faciası bile olabilir maazallah.

Gördüğümüz basit şeylerin aslında hayatımızda öneminin ne kadar büyük olduğunun da göstergesi aslında bu.

Onun için pek çok detaya dikkat etmemiz gerek. Yönetici isek bu aynı zamanda katlanarak büyüyor, hatta tüm ülkeye dahi yansıyabiliyor.

Sınav ve Eğlence

Bu hafta üniversitede öğrencilerin final haftası başladı, öte yandan üniversiteye ve Anadolu Liseleri ve Meslek Liselerine giriş sınavları da yaklaştı. Aslında bunların hepsi artık dönemin sonuna geldiğimizin bir göstergesi.

Mobilleşen dünyada düşündüm de sınavlar cep telefonundan yapılsaydı??? Şu anda mantıksız gelebilir ama gelecekte belki de neden olmasın? Bunda göstereceğim kanıt e-öğrenme (e-learning) dir. E-öğrenme çıktığında aslında mevcut örgün eğitime destek olarak görülmekteydi. Ama bugün ABD, Avustralya, İngiltere gibi pek çok ülkede artık neredeyse tamamen bir endüstri. Ama mobil soru?

Üniversite seçme sınavı gibi kritik bir konuda olmasa da işletmeler personel alımlarında bazı mobil sorularla karşılarındaki insanların yaklaşımlarını ölçebilirler. Zaten mevcut sistemde bile bir tür mobilizasyon var. Çünkü öğrenciler kendi kurumlarında değil farklı okullara giderek sınav oluyorlar. Aslında araştırma firmaları açısından yeni bir mecra diye de düşünülebilir.


Öte yandan mobil hayatımızda bize henüz sınav soruları gelmiyor ve Vodafone'un geyik muhabbetini geliştirmesine yönelik reklam ve uygulamalarında olduğu gibi belli bir süre içinde aynı servis sağlayıcısından hizmet alan diğer mobil telefonlarla belli saat için görüş de demiyor. Aslında bir yandan konuşturup bir yandan da eğlendiriyor. Sorular seçme sınavı gibi yaşamsal sınavlarda olmasa da, mobilleşen dünyada, bireylere, anket soruları ya da araştırmalar şeklinde gelebiliyor.

Neyse daha çok mobille neler geliyor?

Öncelikle çağrı! Bu doğal çünkü zaten cep telefonunun çıkış noktası çağrıları istediğiniz an ve yerde alabilmek. Sonra sırasıyla SMS, eğer telefonumuz veya gerecimiz yeterliyse MMS, bluetooth varsa bluetooth mesajları, arkadaşlarımız ya da yakın çevremizden fotoğraflar.

SMS neredeyse 2000 yılından bu yana yoğun olarak kullanılan en oturmuş mobil pazarlama gereci olarak görülüyor.

Duvar kağıdı, jingle gibi görüntü ve sesle bağlantılı cep telefonunun marifetlerini ortaya koyabilen unsurlar ve daha neler neler...

Bunlar da aynı zamanda yeni eğlence araçlarının bir parçası. Mobil çekilişler, oyunlar, müzik parçalarının cep telefonuna indirilmesi gibi bir çok yeniliği de içinde barındırıyor.

Bir küçücük cep telefonu gerçekten de bir çok şeyi içinde barındırıyor. Ayrıca mobil cihazlar söylenti pazarlamasının da çok önemli bir aracı haline geldi. Özelikle müzik konusunda çok ciddi çalışmalar var.

Bir de bu vesileyle herkese sınavlarında başarılar diliyorum :)

2 Haziran 2008 Pazartesi

Hazır Mesaj Hazır Masaj

Sanırım MSN'de gördüm ya da surf yaparken. Bir haber çok etkileyiciydi cep telefonu artık masaj da yapıyor. Titreşimlerinden yararlanılarak böyle bir sistem geliştirilmiş http://www.mobiledia.com/news/46147.html
http://gizmodo.com/gadgets/cellphones/motorola-patents-electric-massage-cellphones-168714.php
Aman bunu telefonla masajla karıştırmayalım!!!

Mobil telefon, hız, yaşam, ölüm

Bugün 1 Haziran 2008, güneşli ve çok sıkıcı olmayan bir gün gibi bir başlangıç yapıyor sonra iş yerine geliyorsunuz. İş yerinizde çok yakın bir arkadaşınızın ağabeyinin vefat ettiğini öğreniyorsunuz. Şimdi ne yaparsınız?

Tabii ki hemen cep telefonunuza sarılır arkadaşınızı durum teyidi için ararsınız. Çünkü İstanbul gibi bir kentte genelde mekanlar birbirinden uzak. Eskiden bu uzak mekanlardan haber almak ancak telefonla ya da diğer kişiler vasıtasıyla oluyordu. Ama artık hiçbir aracıya gereksinim duyulmaksızın doğrudan aranılan kişiye ulaşmak mümkün hale geldi.

İşte cep telefonunun sosyalleşmedeki faydalarından biri. Direkt ötekine ulaşmak, hatta statü, sınır, yer gibi unsurları da ortadan kaldırıyor. Eğer numarayı biliyorsan çevirip karşındakine ulaşabiliyorsun. Bu kimi zaman bir şampiyonluk ya da ders geçmenin haberi gibi sevinç kimi zaman da yukarıdaki gibi üzüntülü konuları ulaştırıyor. Ama bütün araçlardan daha hızlı, hatta internetten bile çünkü onu açmak ve mesajları gönderip almak için süre harcanırken burada bir numara hatta kayıtlı ise tek tuşa basarak bile gerçekleşiveriyor.