31 Mart 2015 Salı

Üniversite Sınavı Öncesi Çocuklarınızı Fazla Baskı Altına Almayın

Üniversite sınavı öncesi ailelerin ve özellikle annelerin kendi yapamadıkları veya öncesinde kazanamadıkları okulları kazanmaları için çok fazla çabaladıkları ve bu konuda çocuklarını ciddi olarak baskıda bıraktıklarını çoklukla gözlemliyorum.

Çocuklarınız da bir birey ve üniversite sınavı seviyesine geldiği yaşta eskiden insanlar meslek hatta çoluk çocuk sahibi oluyorlardı. Sürekli bu konuya ilişkin olarak  girmiş oldukları test sistemleri ise zaten onları 5 şık baskısı altına alıyor.


Aileler bu yüzden akıllı davranmalı çocuklarının asıl yetenekleri ve yapabilecekleri şeyleri, sevdikleri konuları keşfederek çocukların geleceğini şekillendirmesinde destek olmalıdır. Aksi taktirde çocuklar soru çözme makinesi haline gelseler de ileride sürekli güdülen kendi başına doğru düzgün hareket bile edemeyen bireylere dönüşebiliyorlar.

En güzeli sizin başaramadığınız şeyi başarmaları veya sevdiğiniz şeyi yapmaları değil kendi gelecekleriyle ilgili kendi potansiyellerini keşfetmelerini sağlamanızdır.

Bugünkü tavsiyem bu kadarla bitiyor.

Aydınlık bir Türkiye umuduyla.

Prof.Dr.Gonca Telli Yamamoto

Sosyal nüfuz etme teorisi üzerine

Gonca Hoca şimdi buraya neden parmak basıyor demeyin. İlişkisel pazarlama mantığından hareket edecek ve/veya müşteri ilişkileri gibi kavramları değerlendirecek olursak insan ilişkileri üzerine yazılmış teorileri ve konuları bir gözden geçirmenin faydaları üzerine düşünürken MIS öğrencilerim bana güzel bir ışık yaktılar. Hatta Mert Erdoğan'ın bir sözü üzerine bunları ele almanın gerekliliğini özellikle düşündüm.

Sosyal Nüfuz Etme teorisi 1973'lü yıllarda  Altman ve Taylor tarafından geliştirilmiş ve formüle edilmiştir. Bu araştırmacılar ilişkinin yakınlığını ve bunun dinamiklerini  ortaya koymak için çabalamışlardır (Rai, 2014). Bu teori ilişkilerin iki ya da daha fazla kişinin kişisel ilişkilerini geliştirdiğini ve zenginleştirdiğini savunur. Bireyin çekirdek kişilik veya öz duygusuna ulaşmak için kişilerle önce yüzeysel iletişimi geliştirmek daha sonra yavaşça derine doğru kişisel konulara yavaşça inilmesi üzerinde durur. Bu yüzden nüfuz etme toplumsal kişilikten bireysel kişiliğe doğru döngüsel ve diyalektik olarak gerçekleşir. İnsan ilişkilerinde normal olarak gelgitler vardır ve insanlar birbirlerini daha iyi tanımış olsalar bile otomatik olarak ilişkilerde bir iyileşme söz konusu değildir. Hatta ilişkinin seyri sırasında  oluşan gerginlikler arasında öğrendiklerini bu kişilerle paylaşmaktadırlar. Bazen ilişkiler ve  iletişim çok açık ve nettir. Bazen ise çeşitli sebeplerden dolayı daha kapalı olmak durumundadır.

Teori kişilerin gerçekleştirecekleri (Kapalı ya da açık) ilişki için kendi ihtiyaçlarını dengelemeye çalışırken meydana gelen döngüsel nüfuz etme olayının ilişkinin ömrü boyunca meydana geldiğini ileri sürmektedir.

Kişiler diğer kişilerin  kişisel bilgilerini kendilerine açıklamalarına izin verdiklerinde bu bir tür kendi kamusal alanlarına nüfuz etmeyi sağlar. Bu açıklama kararı bireyin kendine bir fayda sağlayacağını düşündüğü bir ortamda alınır. Eğer zarar göreceğini veya kendisine büyük maliyeti olacağını düşünüyorsa kişi kendini açmaz. Karşı tarafa açılma olayı bazen bilinçli bazen bilinçsiz olarak da gerçekleşebilir.

Örnek: 
Müşteri ilişkilerinden örnek verecek olursak cep telefonumuza gelen kampanya tekliflerini genelde geri çeviririz ancak eğer banka ile ilgili şifre değiştirme gibi eylemler yaparken telefon görüşmesi yapıyorsak kendimize ait özel bilgilerin bazılarını oradaki kişiyle paylaşırız. Ya da bir satış esnasında verdiğimiz bilginin bizi daha iyi veya uygun bir ürüne götüreceğini biliyorsak bu bilgiyi paylaşırız. Shiseido gibi bir kozmetik ürün kampanyasında 50 yaşlarında bir kadının menapozda olduğunu söylemesi gibi.

Bir çok anne baba çocuk ilişkisinde verdiği sırrın daha geniş ortamla paylaşılacağı konusunda endişesi olan çocukların kişisel sırlarını kendi ebeveynlerine değil yakın arkadaşlarına açması gibi.

Teoride iletişim nispeten sığ olmayan samimiyet düzeyinden daha derin daha kişisel seviyelere kademeli ve düzenli bir şekilde iner ve buna göre karşısındakiyle yakınlık geliştirilebildiğini savunmaktadır. Ayrıca soğan benzetmesinde kişilik çekirdeğinin  soğanda  olduğu gibi dış kabuktan kamusal kabuktan (boy, kilo, cinsiyet)  özel değerler, duygulara doğru indiğini söyler. Kamusal kabuk kısaca dışa açılan çehremizdir. Ama kişilik olarak saç rengimiz göz rengimiz boyumuzun uzunluğu kilomuz gibi unsurların dışında sevdiklerimiz, sevmediklerimiz, inançlarımız gibi çok daha farklı ilişkiye yönelik bilgilerden daha da içeri kendi öz bilgimize doğru bir yapı söz konusudur.

Bu yüzden ilişkilerin bazı evreler halinde gerçekleşmesi söz konusudur:

Bu evreler, oryantasyon, deneysel, duygusal, durağan ve nüfuz etmeme evreleri olarak adlandırılmaktadır.




Bu da böyle hızlıca çıkan bir teori özeti oldu. Hepinize iyi günler :)

Kaynak:
Altman, I., & Taylor, D. (1973). Social penetration: The development of interpersonal relationships. New York: Holt, Rinehart, and Winston.


Altman, I., & Taylor, D. (1987). Communication in interpersonal relationships: Social Penetration Theory. In M. E. Roloff and G. R. Miller (Eds.), Interpersonal processes: New directions in communication research, 257-277. Newbury Park, CA: Sage. 



Rai, A..K.(2014). Customer Relationship Management Concepts and Cases (2ndEd), New Delhi; PHI, s.4





29 Mart 2015 Pazar

Üniversite sınavları ve meslek seçimi

Üniversite sınavları ve hangi üniversiteye girileceği konusundaki kaygılar sadece öğrencilerin değil bütün velilerin de içini kemiriyor, biliyorum. Burada sizlere çok önemli bir mesaj vermek istiyorum.

Çocuğunuzun gerçekten hangi işi seveceği konusunda bir gözlem yapın. Bir çocuk illa doktor, avukat veya mühendis olmak zorunda değil. Yetenekleri neler sevdiği, ilgilendiği şeyler neler bütün bunları gözlemlerseniz meslek seçimi konusunda kendisine gerçekten destek olabilirsiniz.

Bir de şunu düşünün bu çocuk sevmediği ve benimsemediği bir bölümü seçip okuyup mezun olursa sonucu ne olacak? Bundan ne kazanacak. Hiç sevmediği bir işte örneğin 30 yıl çalışacak. Gerçekten çocuğunuz için istediğiniz ise bu mu?

Mesleklerle ilgili çocuğunuzu zorlamadan önce gerçekten bir düşünün! Kendiniz mesleğinizi gerçekten sevdiğiniz için mi yaptınız, yoksa mecburiyetten mi?

Açıkçası sınavların ve seçimlerin öncesi bu dönem hem öğrenci hem de aileler açısından önemli bu dönemi iyi kullanın!!!

Hepinize sevgi ve saygılar :)


Prof.Dr. Gonca Telli Yamamoto

22 Mart 2015 Pazar

Bir Ariana Huffington olamadık

Gerçi aramızda epey bir yaş farkı var. Kızım yaşındaki Ariana Grande den bahsetmiyorum. Benim vurgulamak istediğim Ariana Huffington dünyada en saygın bloglardan biri olan Huffington Post'un sahibi ve köşe yazarlarından biri.

Bunu neden mi yazıyorum? Benim 2008 Mayıs'ta yayın hayatına geçirdiğim bloguma 37 bin küsur kişi girerken 2005'te başlayan Huffington post Ekşi Sözlükte bile yerini almıştır. Arianaonline.com ile başlayan web yaşamı daha sonra internet gazetesi ve blog olarak sürmüştür.

Bugün Huffington Post Alexa sıralamasında http://www.alexa.com/siteinfo/huffingtonpost.com
dünyada 92. sırada ABD'de 29. sırada yerini almıştır.

Ben aslında ilk Huffington Post örneğini Sosyal Medya ve Blog kitabı için yapmış olduğum hazırlıklar esnasında görmüştüm. İlk okumalarımda bir ev kadınının muazzam başarısı olarak geçiyordu.

Ama daha sonra nasıl bir  "ev kadını" diye bakmak lazım geldiğini söylemeliyim. Kocası bir petrol zengini ve politikayla uğraşan kitap falan yazan TV Programlarına katılan bir kadın.

Blog konusunda yapılan yatırımların etkisi ve  çevredeki tanıdık sosyetik kadınların dedikoduları  gibi konuları kolayca öğrenebilen bir kadın (Belki de Gossip Girl dizisine ilham vermiştir).
Bloguna ciddi şekilde yatırım yapılan ve ABD'deki medya kurallarının bazılarını blogla aşıp daha samimi ve etkin bir iletişim ortamı yaratabilen bir kadın. Takdir ediyorum kendisini :)

Bu yüzden ben de başlangıçtan bu yana gayretle sürdürmekte olduğum bloguma böyle bir konu ile renk katarak izleyicilerimi artırmak düşüncesindeyim.

Ariana Huffington

 Ariana Grande 


Bu ve benzer konularda yazmamı istediğiniz konular olursa lütfen bana yazın...

13 Mart 2015 Cuma

ICOVACS 2015 Marmara Üniversitesi'nde yapıldı

ICOVACS 2015, International Conference on Value Chain Sustainability,12-13 Mart 2015 tarihlerinde  Marmara Üniversitesi  Göztepe Kampüsünde gerçekleşti. Bu yılın konferans teması Operasyon Yönetiminde Performans Ölçümü idi. 

Oturum başkanlığı gerçekleştirdiğim Brand Management (Marka Yönetimi) başlıklı oturumda Dr. Özgür Karamanlı Şekeroğlu, Murat Kaykusuz ile birlikte gerçekleştirdiğimiz sunumun başlığı  "Brand Management Benchmarking (BMB) for Global Arena" idi.





11 Mart 2015 Çarşamba

Eğitim Teknolojileri Zirvesi 2015 Başlıyor

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) ve Bahçeşehir Üniversitesi (BAÜ) işbirliğiyle düzenlenen Eğitim Teknolojileri Zirvesi’nde eğitim ve teknolojinin yanı sıra engelsiz bilişim de konuşulacak. Bu Zirve'deki "Engelsiz Bilişim" Panelinde Türkiye ve KKTC Engelsiz Bilişim Platformundan Temsilciler engellilerle ilgili eğitim teknolojileri konusunu irdelenecek.

Katılımcılar (Soyadı Sırasına Göre);
Doç.Dr. Fahriye Altınay, Yakındoğu Üniversitesi, KKTC

Doç.Dr. Zehra Altınay, Yakındoğu Üniversitesi, KKTC

İbrahim Elibal, Türkiye Körler Federasyonu

Öğr. Gör. Mustafa Özhan Kalaç, Türkiye Engelsiz Bilişim Platformu Koordinatörü, Celal Bayar Üniversitesi 

Hasan Özdemir, Microsoft

Oturum Başkanı: Prof.Dr. Gonca Telli Yamamoto, ELU



http://www.iha.com.tr/haber-egitim-teknolojileri-zirvesi-basliyor-445888/