20 Temmuz 2015 Pazartesi

Türkiye'de ve Dünyada Bilişim Sektörü Nereye Gidiyor?

Bilişim Sektörü bilgi teknolojileri ve internet sayesinde bilgi ve teknolojinin birlikte kullanılarak üretilen sonuçların ticari ögeler haline dönüştürüldüğü ve bundan para kazanılan bir ortamın yaratıldığı sektör olarak ifade edilebilir. Bilişimin birkaç yönü vardır. Bunlar; yazılım, donanım, kullanıcı ve toplum olarak ele alınabilir. Bunların ötesinde 100 yıl öncesinin "Sanayi Devrimi"nden sonraki gelişmelerin çok daha büyük kapsamlısı "Bilgi Çağı"nın gelmesi ile bilişim sektörüne büyük iş düşmekte ve bu alanda büyük gelişmeler yaşanmakta hatta daha büyük gelişmeler beklenmektedir.

Özellikle dijitalleşme (sayısallaşma) günümüzde etkisini giderek artırmaktadır. Bunun en güzel örneklerinden biri  AB Komisyonunun 2015 yılı çalışma programı önceliklerinden birinin sayısal tek pazar olmasıdır. Avrupa Komisyonu yeni düzenlemelerle 28 ayrı ulusal pazarı tek pazar haline getirmeye çalışmaktadır. Bu sayede AB Ekonomisine yıllık 415 milyar Euro Katkı ve 3.8 milyon iş yaratılması hedeflenmektedir.

Aslına bakarsanız yasa ve yönetmeliklerin erişimi ve birbirlerine uyumu, vatandaşların ürün ve hizmetlere ulaşabilme yeteneği, internet şirketleri ve start up adını verdiğimiz şirketlerin ilerleyebilmeleri açısından dijital araçlardan yeterince yararlanılması gerekiyor. Bu anlamda  3 temel üzerinden hareket ediliyor:

  1. Dijital ürün ve hizmetlere online (çevrimiçi) erişimin iyileştirilmesi
  2. Dijital pazarın tüm alışverişlerde sorunsuz hale getirilmesi
  3. Dijital ögelerin ve hizmetlerin iyileşebileceği ortamların yaratılması 

Bununla birlikte teknolojinin ilerlemesine uyumlu ve altyapı gelişmini destekleyecek kuralların oluşturulması hareket tarzlarının belirlenmesi ve hedeflerin koyulması açısından da önemli hale geliyor.

AB'nin dijital performansına bakıldığında ise Avrupa'daki Dijital gündem hedeflerinin pek çoğu gerçekleşmiş durumda. Ancak gerçekleşmeyen bazı önemli hedefler arasında online satış yapan KOBİ sayısı ve AB ülkeleri arasındaki online alışveriş oranı hedeflenenin altında kalmıştır. Bir diğer önemli bulgu da dijital tek paza stratejisinin doğru zamanda benimsenmiş olduğuna dairdir ve bunun beklemede olan sorunların çözümünde büyük katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Türkiye'de ise E-ticaretle ilgili büyük gelişmeler yaşanıyor. Bu konuları 18 Temmuz 2015'de TRT İzmir Kent Radyosu'nda Mustafa Özhan Kalaç ile Bilişim Gündemi progrmında kısaca konuştuk. 

Yakın zaman önce Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) tarafından "Türkiye E-ticaret 2014 Pazar Büyüklüğü" çalışmasını irdeledik. Rapora göre, Türkiye’de e-ticaret pazar büyüklüğü 2014’te, %35 büyüme ile 18,9 milyar TL’ye ulaştı. En büyük payı 6,8 milyar TL ile tatil ve seyahat siteleri üstlenirken, pazarın geri kalanını online perakende (6,5 milyar TL), çok kanallı perakende (3,5 milyar TL) ve online yasal bahis siteleri (2,1 milyar TL) oluşturdu.
Gelişmiş ülkelerde online satışların toplam perakende harcamaları içerisindeki payı ortalama %6,5, gelişmekte olan ülkelerde %4,5 civarında iken Türkiye’de ise bu oran %1,6 olarak gerçekleşti. 

Bunlar E-ticaret konusundaki büyük potansiyelin sinyalleri. Bu bağlamda Türkiye'de çok sayıda Bilişim konusunda kendini geliştirmiş elemana ihtiyaç olacağı açık ve Türkiye dünyayla aynı trendi takip etmek zorunda aksi taktirde izleyici ülke olma dışında bir fonksiyonu olmaz. Radyo programının linki gelir gelmez sizlerle paylaşacağım. Hepinize sevgi ve saygılarımla,

Prof.Dr. Gonca Telli Yamamoto

14 Temmuz 2015 Salı

İnsan İsterse (Üniversite Seçimlerinde Başarı)

Öğrenciler her nedense bu seçim işlerini anne babalarına  veya aile bireylerinden birilerine bırakıyorlar. Oysaki asıl güç kendilerinde olmalı. Gerçek anlamda yeteneklerinin ne olduğunu en güzel insanın kendisi keşfedebilir. Mesela ben aslında çok iyi bir dinleyiciyim. Buna göre iyi analiz çıkarır doğru sonuçlara varabilirim. Bu benim yönetici olduğum işlerde karar mekanizmamı doğru bir şekilde işletmeme yol açar.

Bu yazıyı neden yazıyorum Soroptimistlerin 20. Uluslararası Konvansiyonunda "Power of Second Chance"başlıklı oturumda konuşmacı olduğumda aklıma şu geldi insan aslında önce ilk şansını doğru kullanmalı. En azından onu doğru kullanmak için hareket etmeli.

Bir konuya istekli olmak sevmek de yeterli değil çünkü örneğin yemek yemeği severim ama "Gurme" olmak başka şey, ya da futbolu severim ama futbolcu gibi performans göstermem pek olanaklı değil ya da teknolojiyi severim ama bu beni bir yazılımcı yapmaz. Ayrıca istekli olmak da var örneğin seyahat etmeyi isterim ancak maddi koşullarım yeterli olmayabilir veya otomobil kullanmaya istekliyimdir ama yaşım ehliyet almaya yetmiyordur. Kısacası çevredeki bazı kısıtlar da her sevdiğimiz veya istekli olduğumuz konuda faaliyet yapmamızı engelleyebilir.

O yüzden seçim yapmak isteyenlere şöyle bir kriter öneriyorum.

Sevdiğiniz şeyleri ve sevmediklerinizi sıralayın, bunlara birer öncelik verin daha sonra bunların arasından yapabileceklerinizi bir küme haline getirin ve gelecekte yapmak istediğiniz işle bunların ne şekilde bağdaştığına hatta bağdaşıp bağdaşmadığına bakın. Buna göre seçimlerinizi kendi planlarınız üzerine kurun.

Bana kalırsa hangi iş olursa olsun çok çalışıldığı taktirde mutlaka ortalamanın üstüne çıkarsınız. Şimdiden seçim yapacak olan adaylara bol şanslar diliyorum. Bu konuda ilk şansınızı da doğru değerlendirmeniz dileğiyle,

10 Temmuz 2015 Cuma

Üniversite Seçmek İsteyenlere Öğütler


  • Seçimlerinizi başkalarına bırakmayın. Kendi geleceğiniz kendi ellerinizde olsun. 
  • Kendi yeteneklerinizin ne olduğunu keşfedin. Bu yetenekleri kullanabileceğiniz işler nelerdir?
  • Bu işleri yapmak isteyip istemediğinizi sorgulayın. 
  • Ailenizin olanakları ve size vereceği desteğin ne olduğunu öğrenin.
  • Ailenin bir iş olanağı varsa veya anne babanızın iş seçeneği üzerinde de durun. Eğer bu meslekler size yapılabilir geliyorsa bu seçeneği de düşünebilirsiniz. 
  • Seçiminizin sizin neredeyse 30 yıllık ömrünüzü sürdürebileceğiniz bir iş seçimi olduğunu da aklınızdan çıkarmayın. 

Bu vesileyle hepinize başarılı seçimler ve başarılı bir gelecek diliyorum.

Some thoughts about the power of a second chance


©Gonca Telli Yamamoto

There are several options for learning. Most of them were face-to-face learning and on the job training until the recent development and most of the learning was one way to another monologues.
For the last decade after the web 2.0 which brings interaction and socialization opportunities to the users learning is evolving to e-learning and two way dialogue.
Some of you may heard the term e-learning before but for those of you who do not know what it is I would first like to introduce this concept.
E-learning can be defined as learning facilitated and supported through the use of digital media. E-learning or previously distance education enables us to appoint little time for knowledge in our Daily lives which doesn’t actually interfere with neither our work nor our lives. Like the poem;
Little drops of water
Little grains of sand
Make the mighty ocean
And the beauteous land
Mrs. J. A. Carney (1845)
You may be working in a factory, in a field, in a school or in an office it doesn’t really matter. The only prerequisite is internet access to get this knowledge. If you can satisfy your learning need then you become more confident in any aspect of life and become good role models for the next generation.
If you have an access to the internet you can reach any online program or information borderless in a second, in your allocated time. This means a lot of flexibility. Playful and effective solutions really helps learners.
Mankind had never met with so much information in a single environment and the world has never been so accessible. Moreover you can continue your education in your preferred environment where you feel safe and warm. These can be done with proper e-learning and distance education solutions.
Not everyone can literally go to school, not everyone can afford a good school, and not everyone have equal opportunities to study. This makes e-learning an important social value and tool. Because there are no time constraints, no need for transportation or movement, doesn’t really cost that much. In addition to these e-learning helps to allocate and build your capacity, in your way.



I have a very good example from Turkey here. I was reading the newspapers when I came across a news article about graduation. A very lovely lady 84 years of age named Fatma Mihriban Aktarı had graduated from Mimar Sinan University after 61 years of forced hiatus.
She had several problems during her life and she attempted to go to university 3 times however she had encountered some problems. But first she graduated from Anadolu University Faculty of Education during her work life. She was working as a teacher at that time. Then she graduated from Mimar Sinan University Faculty of Arts when she was 84. She is one of the best examples I have ever seen.
From the day she enrolled to a different faculty when she was 18 years old, she had been wanting this second chance in life.
So maybe we should ask ourselves when people start wanting a second chance.
Another question: Is second chance related to regrets, losses or something different?
Thirty- Forty years ago the life cycle of a woman was to be the life cycle of a woman was to be born, to be raised, until marriage go to school, learn matters such as cooking, cleaning, ironing etc. to be a good housewife. Then marry, have children, raise them, the children would leave the nest. Then she will wait until she dies.
In our days we have the same starting point, but after going to school, have a degree, learn how to manage your house, marriage, start a career, have children, be a working mum, or leave the job for a certain time to raise your children. Then one day the children would leave the nest. You can go back to work, work until you retire. Then you will wait until you die. During this time the majority of these people do not use their chances to their regrets as I stated this rare Turkish Example.
To tell the truth a very small percent of these women create a value in their lives.
I believe all people can react more efficient in their second chances. E-learning will be an option;
·         to create your own second chance
·         to create an exit or way to a second chance
·         and to prepare a new generation so that they do not need a second chance.
This means e-learning helps you allocate and build your capacity with your conditions.
With E-learning;
·         You can understand limitless borders of your capacity
·         You can find the doors of endless opportunities from art to science, past to future.
So to short anything and everything is in your hands!

Thank You!

9 Temmuz 2015 Perşembe

Soroptimist 20th International Convention 'da konuşmacıyım.

Arkadaşlar Merhaba,

Kadınlar  için en iyiyi amaçlayan "Soroptimist"leri 20. Uluslararası Konvansiyonu Bugün itibarıyle başlıyor. Hilton Istanbul Bosphorus Hotel & Convention Centre, İstanbul'da gerçekleşecek olan toplantının genel programını ekliyorum. "The power of a second chance" başlıklı etkileşimli kısmında Türkiye'de uzaktan eğitim konusundaki çalışmalarımla iyi örnekleri yaratan kişilerden biri olarak naçizane ben de konuşmacı olarak katılıyorum. Programın bölümleri ve konvansiyondaki diğer  konuşmacı detaylarını http://www.si-istanbul2015.org/?page=plenary_sessions_workshops2 linkinden bulabilirsiniz.