16 Mayıs 2010 Pazar

Mobil Yaşam ve Uygulamaları 3

05.05.2010 Tarihinde düzenlediğimiz Mobil Yaşam ve Uygulamaları 3 konferansında ilk konuşmacı Fiat Otomotiv grubundan Fatih Celal Varhan’dı. Varhan, sürücü hatalarının minimizasyonunu sağlamak amacıyla geliştirdikleri Fiat ürünlerinin, daha az yakıt tüketerek çevreyi daha az kirlettiğinden; Fiat yetkililerinin kendi diyagnostik cihazını aracına taktığında müşterinin, hangi sıcaklıkta motoru ne kadar zorladığını, hangi zaman aralığında ne kadar hız yaptığını görebildiklerinden; motor üretiminde diğer markalara göre fark yaratan Fiat’ın ayrıca tüm markaların patent ücreti karşılığında satın alarak kullandıkları ‘multijet’in yaratıcısı olduğundan; araç kullanıcılarının uyuya kaldığını ya da yaptıkları diğer kullanım yanlışlarını tespit ederek otomatikleşen arabaların imalatının gerçekleşmesi için öncelikle yüksek maliyetli bir yatırımla yolların düzeltilmesi gerektiğinden söz etti.


Daha sonra İdea Teknoloji Çözümleri’nden Buğra Düz sözü aldı ve kurumsal mobil iş çözümleri alanında 10 yıldan fazla iş tecrübesine sahip bir ekip tarafından 2005 yılında kurulan, 2008 verilerine göre Türkiye’de CRM hizmetinde 2. ve en hızlı büyüyen bilişim şirketleri arasında 6. sırada olduğunu ifade etti. İdea’nın 2006-2009 yılları arasında kadrosunu genişletip yazılım ve danışmanlık gelirlerinde artış sağladığını; Perfetti SFAP projesi, Türk Tuborg SFAP projesi, Citibank SFAP projesi, Ülker Golf Oracle BI projesi, BAT(British American Tobacco) MEA Bölgesi projeleri, Eczacıbaşı ilaç dağıtım sistemi projesi, BAT Suudi Arabistan SFA projesi ve Turkcell IBM SFA(satış gücü otomasyonu) projesi olmak üzere 2008 ve 2009 başarı öykülerinden; Oracle Certified Partner, Blackberry ISV Partner, Microsoft Gold Sertified Partner ve Türkiye’de ilk Motorola ISV Partner olması gibi iş ortaklıklarından; Vision Plus ile Türkiye’deki en kapsamlı Symbol Plus sertifikasyonuna sahip olduklarından; ürün veya hizmetin tüketiciye ulaşması sürecindeki her adım hakkında bilgiye her an ulaşılması amacıyla satış, dağıtım ve kanal yönetimi çözümlerini sunduklarından; CRM, saha satış-dağıtım uygulamaları, saha servis uygulamaları, bayi ilişkileri yönetimi, tedarik zinciri yönetimi ve ilaç takip sistemi gibi yazılımlardan oluşan Vision Plus ürün ailesinden bahsetti.

1990’ların başından, 2000’lerin ikinci yarısına kadar satış dağıtım otomasyonunun nasıl şekillendiğine; başlangıçta DOS tabanlı el terminalleri kullanılarak dağıtık mimari yapısı ve çok yüksek maliyetlerden(10.000$/araç) ötürü, seri senkronizasyon-manuel konsolidasyon ile sahada fatura kesebilmek temel hedefken, artık Windows Mobile tabanlı GPRS el terminalleri kullanımı, merkezi yapıya geçiş, seri/USB/ethernet ve wireless GPRS bağlantı ile merkezi veri tabanı ve düşük maliyetler(1500-2500$/araç) söz konusu olduğundan, esas amaçların anlık veriye dayalı kararlar alma, tüketici kontağı, izlenebilirlik, saha analizleri, hızlı lojistikle etkin kanal yönetimini sağlamak olarak değiştiğine; internetin ADSL ile yaygınlaşması, GPRS/EDGE altyapısı, düşük donanım/servis maliyetleri gibi merkezi yapıya geçişin temel nedenlerine; web tabanlı mimari ve merkezi yapının, tek database üzerinden erişim ile merkezden ve bayiden alınan bilgilerin aynı olmasını, güncel ve doğru bilgiye her an erişimi, kolay sistem yönetimini, tüm satış ve servis süreçlerinin merkezi olarak yönetilmesini ve satış, ticari pazarlama ve saha-servis gibi farklı süreçlerin tek uygulamadan yönetilmesini mümkün kıldığına; GPRS ve EDGE desteği ile planlama ve sevkiyatların anlık yapılmaya başladığına; Rugged Handheld, PDA ve Blackberry cihazları üzerinde çalışarak araçların koordinatlarının tespitini sağladıklarına; çoklu dil desteği, raporlama, düşük bant genişliğinde çalışırlılık gibi ürün ailesinin diğer özelliklerine; VisionPlus Mobile’ın tüm fonksiyonlarının iphone 3G üzerinde sunulduğuna; dijital harita entegrasyonu ile müşteri uzayının harita üzerinde izlenmesi ve yönetilmesine; plasiyerin hangi noktada bulunduğunu, hangi yolu kullanması gerektiğini, hatta trafik durumunu bile cihaz üzerinde görmenin olanaklı olduğuna; el terminali ile GPRS üzerinden saha elemanlarının ziyaret takibi yapıldığına değinildi.
Ardından “Akıllı Haritacı” Başarsoft’tan Alim Küçükpehlivan konuşmasına başladı.Kamu ve özel kuruluşlara akıllı harita hizmeti sağlamak üzere servis üreten Başarsoft’un, 1997’den bu yana personel kadrosunu 130 kişiye çıkartarak yazılım üzerine uygulama geliştirdiklerini; “akıllı harita”ların bilgileri istenilen ölçekte üst üste koyma yeteneği sağladığını; saha ekipmanları başlığı altında, önce sahada arabalarla tüm Türkiye’yi gezerek il il sokak haritaları ürettiklerini, sonra entegre video çeken kameralar sayesinde, seyir halindeyken 5 adet yan açıdan aynı anda görüntü kaydettiklerini söyledi ve son dönemde harita tabanlı bilgi sistemlerinin pazar büyüklüğü azalırken, lokasyon ve mobil tabanlı hizmet ve servislerin pazar büyüklüğünün giderek artış gösterdiğini ekledi. Elemanlarının google maps uygulamaları üzerinde işaretleme yaparak oralardaki mekanları da gösterip ücretsiz detaylandırma hizmeti verdiklerini ve bununla ilgili tüm dünyada kullanıcı yorumlarına açık bir platform yarattıklarını; TTNET Wifi Hotspot sorgusu ile ücretsiz internete girmeyi, şifresiz bir site kullananların google üzerinden ücretsiz harita hizmetine bağlantı kurmalarını sağladıklarını; telefonunda GPS olanlar için, yine google maps uygulamaları sayesinde, ücretsiz bir şekilde 3.5 metre çapında bir alanda bulunan yerleri görüntüleme imkanı olduğunu; “contacts adres bul” hizmeti ile gidecekleri yere en kısa yol çizimini görebildiklerini; www.kaydet.com adında bir site projesiyle her türlü ticari işletmenin hem açılış saatlerini, hem de varsa internet sitelerini tanıtıp kendilerini kaydedecekleri bir ortam aracılığıyla kullanıcıların da direk google üzerinden adres tespiti yapmalarını olanaklı kılacaklarını; yol tarifi seçeneğiyle insanların ekran önünde varış noktalarına ne kadar ücret karşılığında ulaşacaklarını dahi öğrenebildiklerini ve mobil uygulamalarda hat bilgisi için yalnızca java tabanlı bir uygulama kullanıcısı olmanın yeterli olduğunu; vodafone işbirliğiyle mobil cihazla taksi çağırma, yer ayırtma gibi farklı uygulama hizmetleri ve turkcell işbirliğiyle pusula uygulaması kullananlara kendi hareketlerine göre eldeki harita bilgileriyle karşıdaki görüntüyü birleştirip görsel bir sunum oluşturduklarını; şu ana dek 300 ilçeyi dolaşarak sahil şeridini tamamladıklarını ve 2012’ye kadar hedeflerinin, 81 il merkezindeki 957 ilçe merkezini sokak sokak işlemek olduğunu; hayatımızın kaçınılmaz bir parçası olan harita ve mekanı, yaşamını etkin, güvenli ve rahat bir şekilde sürdürmek isteyen herkesin kullanması gerektiğini anlattı.


Bir sonraki konuşmacı Garmin şirketinin Türkiye distribütörü Baytekin teknik cihazlardan Volkan Bey idi.Sözlerine GPS(Global Positioning System-global yer belirleme sistemi) kavramını, düzenli olarak kodlanmış bilgi yollayan bir uydu ağı ve uydularla aramızdaki mesafeyi ölçerek dünya üzerindeki keskin yerimizi tespit etmemizi sağlayan sistem olarak açıklayarak başladı.Sonra ABD’de 12 milyar dolara mal edilerek askeri amaçlarla başlatılan bu uygulamanın 1980’lerden bu yana savunma sanayinin dışında haritacılık, jeoloji, çevre ve orman uygulamaları, inşaat-alt yapı uygulamaları, havacılık ve denizcilik gibi sivil kullanım alanlarının olduğunu; insanoğlunun bulunduğu yeri bilmesi, seyahat güzergahının öngörülmesi, orman ve arazi ölçümlerinin sağlıklı yapılabilmesi, araç ve kişi takibi, uçak seyahatlerinin güvenliği, avcılık ve dağcılık sporlarında nokta tespiti, okyanusta seyahat eden geminin rotasının bilinmesi gibi konularda GPS teknolojisinin hayatımızı kolaylaştırdığını söyledi.Konuşmanın devamında, 1989’da Garry Burrel tarafından kurulan, GPS cihazları tasarlayan, %41’le GPS pazarını yöneten, 2007’nin sonunda 5 milyon dolarlık ciroya ulaşan ve 8000’in üzerinde çalışanı olan Garmin’in dünya çapında bir organizasyon olup Türkiye’de de elektronik merkezlerinin bulunduğunu; otomotiv, mobil, havacılık, marin, outdoor/fitness, maden aramaları gibi hizmet verilen pazarları; tüm kullanıcı portföyüne uygun özellik ve fiyat seçeneği sunduğu, yeni ürünlere geniş yer verdiği ve segmentinde çok hızlı bir büyüme ile marj lideri olduğu için Garmin’i tercih etmek gerektiğini; Garmin’in Türk haritası için, Narcity’yi yapan ve Google maps’in oluşumunda da etkili olan Başarsoft’tan hizmet aldığını; Baytekin Teknik Cihazlar ve Ltd. Şti.’nin elektronik ve mekanik teknik cihazların ithalatı, satışı, satış sonrası eğitim ve teknik servis konularında faaliyet göstermek üzere 1976’da Ali Baytekin tarafından kurulduğunu; navigasyon cihazlarında sırasıyla il, ilçe, sokak, kapı numarasına göre arama yapmanın, “POI” kullanarak adres bulma seçeneği ile isim girerek POI noktasını(ilgili noktaları) aratmanın ve aranan mekanın(örneğin bir eczane yada otel) ister en yakın noktadan en uzağa doğru nerelerde bulunduğunu, ister o civarda nerelerde bulunduğunu tespit etmenin mümkün olduğunu; cihazın sesli ve görüntülü yönlendirme yaptığını; kullanıcıların dönüşlere kaç metre kaldığını, varış noktasına kalan zamanı ve gidilen hız miktarını tespit etme şansına sahip olduklarını; haritayı büyütüp küçültme, koordinat girerek adres bulma, isim heceleme ve neredeyim özelliği gibi cihazların diğer fonksiyonlarını anlattı.GPS sistemlerinin hassasiyetinin 1-5 metre arasında değiştiğini, otoban benzeri açık alanlarda uydu hassasiyetinin arttığını, konum belirlemesi yapmak için en az 3 uydunun gerektiğini, Baytekin haritalarının Başarsoft tarafından internet sayfası üzerinden devamlı olarak güncellendiğini belirterek konuşmasını tamamladı.


Son olarak Huawei Türkiye medya ve halkla ilişkiler müdürü Mine Zaim sözü aldı.Vizyonu “iletişim yoluyla hayatınızı geliştirmek” olan Huawei şirketinin 100’den fazla ülkede 95000 çalışanıyla 1988 yılından bu güne gelişerek hizmet verdiğini ve çalışanlarının %46’sının ArGe bölümünde atandığını, toplam 17 tane ArGe merkezi ve 20’den fazla inovasyon merkezi olduğunu, 2004 ve 2009 yılları arası satış gelirlerini 30.2 milyar dolara çıkardıklarını, ticari adıyla single-run teknolojisinin tüm çalışmalarının bir meyvesi olduğunu, piyasada birinci konumda oldukları network ve infrastructure yapılarını kapsayan fix(sabit) ürün grubu başta olmak üzere, mobil ve IP ürün gruplarını yakınsattığını; şebeke alt yapısı, software-yazılım modifikasyonları, ADSL modem üretimi ve teknik ekipmanların satış sonrası destek servis hizmeti alanlarında faaliyet gösterdiğini, Çin’in 3 operatörüne, Avrupa’da British Telekom ve Vodafone işbirliğiyle 50 operatörün 45’ine servis sağladığını ve Amerika’da da büyük firmalarla çalıştığını; 2009 yılında ‘vender of the year’ ve Vodafone’un ‘outstanding performance’ ödülü gibi pek çok ödüle layık görüldüğünü; 2002 yılında Ankara ofisinin kurulmasıyla Huawei Türk operasyonunun başladığını; Türk Telekom fiber projelerinin başarıyla tamamlandığını; yalnızca Türkiye’de değil, 12 Türki ülkede de şubeler açtıklarını ve böylelikle Orta Doğu sınırlarını aşarak Orta Asya ve Kafkasya’ya doğru ilerlediklerini; 2007 yılının sonlarında İTÜ eğitim merkezini açtıklarını ve 2010 şubatında da180 kişilik ArGe merkezini kurmalarının ardından 3 dönem boyunca yazılım konusunda yetkin yeni mezunların alımlarına devam edeceklerini söyledi.

Bu konuda detaylı not tutup haber haline dönüştüren Sevgi Hoşsere ayrıca teşekkür ediyorum.

Hiç yorum yok: